"Küçədə ölü bulunduğunda hələ 25 yaşındaydı"
30.10.12
Arkadaş Zekai Özger
Merhaba Canım
| ben az konuşan çok yorulan biriyim şarabı helvayla içmeyi severim hiç namaz kılmadım şimdiye kadar annemi ve allahı da çok severim annem de allahı çok sever biz bütün aile zaten biraz allahı da kedileri çok severiz
hayat trajik bir homoseksüeldir bence bütün homoseksüeller adonistir biraz çünki bütün sarhoşluklar biraz freüdün alkolsüz sayıklamalarıdır
siz inanmayın bir gün değişir elbet güneşe ve penise tapan rüzgarın yönü çünki ben okumuştum muydu neydi biryerlerde tanrılara kadın satıldığını ah canım aristophones
barışı ve eşek arılarını hiç unutmuyorum ölümü de bir giz gibi içimde ölümü tanrıya saklıyorum ve bir gün hiç anlamıyacaksınız
güneşe ve erkekliğe büyüyen vücudum düşüvericek ellerinizden ve bir gün elbette zeki müreni seveceksiniz (zeki müreni seviniz)
Sevdadır
| | Göğü kucaklayıp getirdim sana kokla açılırsın
solmuşsun benzin sararmış yorgun bir işçinin yüzüne benziyor yüzün öyle bükük bakma bana
çam kolonyası getirdim sana kentli dağlıların haklı sevdasını bolu ormanlarından çarpan bir koku sanki köroğlunun ter kokusu aman kokusu, billah kokusu canlarım, canım benim
üzme kendini bu kadar sana umudu öğretemeyenlerin suçu mu var bak yeryüzü ne kadar geniş ne kadar dar
Dur akıtma gönlüm yaşını gözünden öpecek bir yer bırak oy bana en yakın bana en uzak sevgili yar hasretine vur beni
Giyecek çamaşır getirdim sana adettir diye değil, sevdim diyedir bağışla, eski biraz bedenim uygundur diye bedenine elimle yıkadım, ütüledim elma ağacında kuruttum
Günler sarmal bir yay gibi bunu unutma bahar annemizin yemenisindeki solgun çiçektir bunu unutma seni ben her yerinden öperim beni unutma
Kadere inansaydım sana inanırdım düşürmem sigaramın ucundaki külü ben
öyle kırık bakma bana caddeler nasıl da genişliyor sana bunu söyleyecektim bileyli bir makas vardı yanımda sana bunu söyleyecektim hadi kes büyüyen tırnaklarındaki kiri sana bunu........ oyyy nasıl söyleyebilirim deliren sevdamızın kısrak huyunu
Elimi tut tuttururlar, o kadarına izin verirler kahreden bir ayrılığın çılgınlığı değil bu bir isyanın kelepçeleşmiş resmidir parmaklarımız
sen içerde ben dışarda..... oyyy mahpusluk mahpusluk......
şubat 1973 |
|
|