Dr. Yusuf Gedikli - Dillerin Şifresi - Dillerin Kökeni ve Türeyişi
13.11.22
DİLLERİN ŞİFRESİ II. CİLT YAYIMLANDI
Hatırlanacağı üzere 2015 yılında Dillerin Şifresi - Dillerin Kökeni ve Türeyişi adlı eserimizi yayımlamıştık (Boğaziçi y., 464 s.). Eser üç ciltlik çalışmamızın birinci cildiydi. Bu ciltte kuramsal konuları ele almış, özellikle ocak yasası; beta, delta, gama, lamda düzlemleriyle ilgili bulgularımızı ortaya koymuştuk. Kitabımıza yazdığımız ön sözde çalışmamızın ikinci cildini Türkçedeki kök (söz) ocaklarına ayıracağımızı belirtmiştik. Maksadımız dillerin türeyişiyle ilgili bulgularımızı kanıtlayacak Türkçe kök ocaklarına yer vermekti. Bahsettiğimiz cildi yazmaya başlayınca o kadar çok bilgi ve bulgu elde ettik ki, çalışmamızın bir cilde sığmayacağını anladık ve çalışmamızı birkaç cilde çıkardık. Aynı zamanda hedef yükseltip Türkçenin Köken Bilimi Sözlüğü’nü yazmaya niyetlendik. İşimizin uzadığını ve uzayacağını anlayınca hiç olmazsa bir cildini ortaya koymak için sadece beta düzlemini oluşturan birincil b ve türevleri olan p, f, v, m sesleriyle başlayan sözlerin köken bilimini yapmaya giriştik. Bu cildimizi bitirmek üzereyken korona salgınıyla yüz yüze geldik ve İstanbul’dan ayrılmak zorunda kaldık. Kütüphanemizi yanımıza alamadık. Başka kütüphanelere de gidemedik. Kısaca Türkçemizin köken bilimi sözlüğünün birinci cildi bitmeye ramak kalmışken, durdu. İnşallah 2023’te, Cumhuriyetimizin 100. yıl dönümünde, Türkçenin Köken Bilimi Sözlüğü’nün birinci cildini gün yüzüne çıkaracağız (Bununla birlikte delta ve gama düzlemlerinde de epey yol aldık ve şu ana değin 3 bin bilgisayar sayfası köken bilimi yazdık; yaklaşık dört cilt hacminde). Bahsi geçen ön sözde kitabımızın üçüncü cildini başta Hint - Avrupa dilleri olmak üzere öbür dünya dillerine ayıracağımızı bildirmiştik. Bunda da amacımız bilgi ve bulgularımızı dünya dillerinden örnekler vererek ispatlamaktı. Bu eserimizle vaadimizi tamamen yerine getirmiş bulunuyoruz. Yalnızca kitabımız üçüncü cilt olarak değil, ikinci cilt olarak çıkıyor. Eserimizin ağırlığını Hint - Avrupa dilleri meydana getirmektedir. Bu dillerin yanı sıra dünyadaki şu dillere ait ocak ve kelimelere de yer verdik: Bask, Ural, Moğul, Mançu - Tunguz, Kore, Japon, Çin, Dravid, Kafkas, Sümer, Hami - Sami, Hoysan, Sudan - Gine, Aravak, Polinezya. Böylece 16 dil ailesinden söz etmiş olduk. Hint - Avrupa dil ailesinden eklerle birlikte 1080, öteki 15 dil ailesinden 160 ocağa, toplam 1240 ocağa yer verdik. 1240 ocağın tezlerimizi ispatlamak için yeterli olduğuna inanıyoruz. Hint - Avrupa Dillerinin Köken Bilimine Giriş adını taşıyan bu çalışma 4 Haziran 2012’de bitmişti (Ağırlık bu dillerde olduğu için adını böyle koyduk). Ara ara, zaman zaman konu üstünde çalıştık. Fakat eserimizin yayımını Türkçenin köken bilimi sözlüğünden sonraya bırakmıştık. Söylediğimiz üzere Türkçeyle ilgili çalışmalarımız durunca anılan çalışmamızı ele aldık ve son şeklini verdik. Bu ek çalışmamız bir yıldan fazla sürdü. Yazımını daha önce tamamladığımız kitabımıza 2020’ye kadar ara vermemiz aslında hayırlı oldu. Çünkü o tarihte çözemediğimiz birçok sorunu daha sonra çözdük. Yani Türkçe ve öteki acun dilleri üzerinde yetkinleşmemiz, zamanla birçok meseleyi halletmemizi sağladı. Böylece okurun önüne daha donanmış olarak çıkma olanağı bulduk. Çalışmamızın amacının Hint - Avrupa ve öbür dünya dillerinin ocak yasasına uygun doğduğunu anlatmak olduğunu söylemiştik. Eserimizde verdiğimiz örneklerin bunu kanıtlayacağından eminiz. Kitabımızda 53’ten çok yaşayan, 11 civarında ölü, toplam 64 Hint - Avrupa dilinden örnekler verdik (Birkaç örnek verdiğimiz kimi yaşayan ve ölü dilleri bu sayıya dâhil etmiyoruz. Onlarla birlikte 106 dil ve lehçeden örnek verdik). Okur bunların hangisini bilip bilmediğimizi merak edecektir. Tabii ki İngilizceden başka hiçbirini. Fakat sorunun asıl yanıtı Fransız bilgini Şampolyon’un (Champollion) tek kelime bilmeden Eski Mısır dilini, V. Thomsen’in tek kelime Türkçe bilmeden Orkun yazıtlarını çözmesinde gizlidir. Kitabımız kalındır. Bir tür sözlük olduğu için eserimizin kalın olmasının bir sakıncası yoktur. Kalınlığın asıl nedeni tezimizi, görüşlerimizi kanıtlamak için çok örnek vermeyi amaçlamamızdır. Diğer bir nedeni ise elimizdeki malzemenin çokluğudur. Şunu ifade edelim ki Hint - Avrupa ve öteki acun dilleri hakkında ciltlerce, binlerce sayfalık eserler yazabiliriz. Bu iş bizim için artık pek kolaydır. Daha yüzlerce ocağı ortaya koyabilecekken bunu yapmadık, buna lüzum görmedik. Çünkü hem amacımıza ulaştığımıza inanıyoruz hem de asıl mesaimizi Türkçemizin uğrunda harcamak istiyoruz. Bugüne kadar binlerce icat yapan batı dünyası bilginlerinin dillerin kökenini çözememelerini anlamak güçtür. Bunu batılıların fazla kuşkucu ve aynı zamanda dile fizik yasalarına göre yaklaşmalarına yoruyoruz. Yapıtımızın adında etimoloji terimini kullanmaya gerek görmedik. Çünkü köken bilimi maksadı tamamiyle ifade ediyor (Eski Yunancada etymos “doğru, gerçek”tir; etimoloji buradandır). Bu noktada daha önceki çalışmamızın ön sözünde söylediğimiz bir ifadeyi yineleyeceğiz: Yapıtımızda “… başta Hint - Avrupa ve Hami - Sami olmak üzere (…) öteki dünya dilleri hakkında fonetik, etimolojik çözümlemeler yapılmış, dillerin temeline inilmiştir. Kısaca yapıtımız gök kubbenin altında şu ana değin söylenmemiş birkaç sözü barındırmaktadır.” İnsanoğlu yanlışlarla maluldür. Bizim de doğrularımızın yanında yanlışlarımızın olduğunu, olacağını biliyoruz. Ancak elmanın, armudun kabuğunun soyulması, çekirdeğinin atılması, öyle yenmesi gibi bizim de yanlışımızın atılmasını, doğrumuzun alınmasını istiyoruz. Yeri gelmişken şunu söyleyelim: Dil sonsuzdur. İçinden çıkılmaz bir olgudur. Her sözcük hakkında bir kitap yazılacak kadar derindir, çetrefildir, dallı budaklıdır. İsteyen deneyip görebilir. Bizim yaptığımız dil okyanusundan sadece bir damla almaktır. Amacımızı gerçekleştirdiğimize, emeklerimizin boşa gitmeyeceğine inanıyoruz. Sözlerimizi bitirmeden manevi desteklerini esirgemeyen Sayın Sevil İrevanlı’ya, Sayın Mahmut Bıyıklı’ya, Sayın Salih Özpideciler’e, Sayın Süleyman Uluocak’a, Sayın Hakan Koçak’a, Sayın Mazlum Deniz’e ve kitabımızı basan Boğaziçi Yayınları Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Gazi Altun’a içten teşekkürlerimizi sunmayı borç biliyoruz.
|